“Bulmak için aramak gerekmez ama bulanlar genelde arayanlardır.”
Bu sözün size çağrıştırdığı anlam nedir bilmiyorum ama bana insanın kendini keşfetme sürecini çağrıştırıyor. Bazılarımız daha çocukluktan itibaren hayat denilen bu puzzlada nereye ait olduğumuzdan eminken, bazılarımızın ait olduğu yeri bulması 20’li hatta 30’lu yaşları bulabiliyor. Bu sebepten aramadan bulabilenler olabilir evet ama eğer bulamadıysanız aramanız gerektiği de sizin gerçeğinizdir maalesef. Aramaktan kasıt nedir peki?
Bazen bir hayal kurarız, bir hedef koyar ve o yönde çabalarız ama bazı taşlar bir türlü yerine oturmaz. Ya eksik bir şeyler vardır ya da tam olarak içinize sinmeyen şeyler. Verdiğiniz emek de zaman da boşaymış gibi gelir ama yapmaya çalıştığınız şeyi aslında yapamayacağınızı size kanıtlıyordur hayat o esnada. Keşfetmek sadece neleri yapabileceğinizi keşfetmenin yanında, neleri yapamayacağınızı keşfetmeyi de kapsar. Buysa aslında oldukça büyük bir kazançtır. Eğer çok geç kalmadıysanız hayatınız adına. Bu durumu fark ettikten sonra listenizden bir ihtimali daha siler ve en yakın yol ayrımından rota güncellemesi yaparsınız. Size uygun olmayan bir iş için harcadığınız enerjinin verimi, fıtratınıza uygun bir işte çok daha yüksek olur muhtemelen.
Peki özellikle günümüzde insanın kendini, yeteneklerini keşfetmesi kolay mı? Tabi ki değil. Birincisi çok fazla seçenek var. Hangi alana ait olduğunuzu keşfetmek de seçeneklerin çokluğu ölçüsünde zorlaşır. Sizin ait olmadığınız her ihtimal kafanızı daha fazla karıştırır. Eğer çocukluğunuzdan itibaren çok net bir biçimde yönlendirilmemiş ve neyi istediğiniz konusunda kafanızda bir şeyleri netleştirememişseniz işiniz bir hayli zor. Böyle bir durumda ise size bu konuda uzmanlardan yardım almayı önermenin yanı sıra denemekten korkmamayı ve kendinizi tek bir hedefe şartlamamanızı önerebilirim. Yani bir ‘B’ planınız mutlaka olsun. Hatta mümkünse bir ‘C’ ve ‘D’ planı da fena olmaz. Bu planları yapabilmek içinse öncelikle kendinizi bir parça da olsa tanımış olmanız ve neleri sevip neleri sevmeyebileceğiniz konusunda bir fikir oluşturmuş olmanız gerekir kafanızda.
Her ne kadar hayatımızı yönlendirmek söz konusu olduğunda hep erken yaşlar düşünülse de günümüzde, içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı daha ileri yaşlarda da bu ihtimal söz konusu olabilmekte. Eğer 20 li yaşlarda karar verme aşamasında olan biri için konuşacak olursak bu keşif sürecinin en açığa çıktığı dönem üniversite tercihi yani meslek seçimi zamanı sanırım. Hayat boyu keyifle yapabileceğiniz, yetenekleriniz doğrultusunda potansiyelinizi yüksek seviyede kullanabileceğiniz bir alanı seçebilmek ve ömür boyu kendinizi ait hissettiğiniz o alanda aktif olabilmek kişi için çok büyük bir şans. Ama yapılacak hatalı tercihler mutlaka olacaktır ve olmaktadır. Bu ihtimali göz önünde tutarak daha önce belirttiğimiz o ‘B’ planını mutlaka ciddiye almalısınız. Mesela öğretmenlik istiyorum ama olmazsa spora ilgim var o alanda bir şeyler deneyebilirim diyebilmelisiniz. Ya da tıp okumak istiyorum ama bana uygun olmadığını fark edersem vazgeçip şu alanda devam edeceğim sözünü verebilmelisiniz kendinize. Ait olduğunuz o alanda aktif olma şansına eriştikten sonra unutmamanız gereken şey ise insanın, yararlı olduğu, bencillikten uzak olabildiği ölçüde mutlu olduğu gerçeğidir.
Ayrıca, ekstra bir tavsiye olarak, öyle ya da böyle, bir şekilde ait olduğunuz alanı bulduktan sonra da mutlaka keyif alacağınız, kendinizi ifade edebileceğiniz bir sanat dalına yönelmek hiç fena olmaz. Çeşitlilik iyidir çoğu kez. Hayat zorlu zamanlarla doludur ve bu yolculukta kendinizi anlatmaya zannettiğinizden daha çok ihtiyaç duyabilirsiniz. Estetik, sanat insana özgüdür ve size, sizi daha iyi tanıma ve kendinizi insanca yollardan ifade etme fırsatı verir. Kendini sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi öğrenememiş, görünüşü yetişkin ama zihinsel olarak (çocuk demek yanlış olur zannımca) ilkel kalmış insanların, gündelik yaşamda yarattığı trajedilere tanık olmak için akşam haberlerini izlemeniz yeterli olacaktır, maalesef.
shu_fatma_yavuz |